Doğukan Budan
Altın çağında kimsenin karşısında duramadığı rakiplerini teker teker tarihin tozlu sayfalarına gömen Bulls eski günlerini özletiyor.
Normal sezon içerisinde sık sık gündeme gelen, koç değişikliğiyle, takım içi yaşanan iletişimdeki sıkıntılardan bolca haber aldığımız bir Bulls yılını geride bırakmış olduk. Bu sancılı süreç ise bir çok Bulls taraftarının canını sıkmış olabilir fakat aldığımız bazı olumlu sinyaller umarım Bulls taraftarını avutacaktır.
Sezona genel bir bakış atarsak takımın bir başarısı olduğunu söylememiz zor olacaktır. Fakat takımı değilde bireysel performanslara yönelecek olursak güzel sinyaller yok değil.
Bulls takım içerisinde ofansif tehdit oluşturabilecek oyunculara sahip bunların en başında ise kuşkusuz Zach Lavine geliyor. Lavine atletik, izlemesi sana zevk veren, estetikliği, atletizmi, hızı bunların bütünüyle sanki bir çizgi roman dergisinden fırlamış gibi. Sezon başında fırtına gibi esen Lavine devam eden maçlarda ise normale dönüş yaparak fena olmayan bir sezonu arkasında bıraktı. 2018-2019 sezonunda 23,7 sayı, 4,7 ribaund, 4,5 asist ortalaması tutturan Lavine 63 oyunda ise %37,4 üçlük yüzdesi yakalayabildi. Sahip olduğu yeteneklerle daha iyisini yapabileceğine inandığım ve bir çok antrenörün bir oyuncuda sahip olması gerektiğini düşündüğü çoğu şeyi elinde bulunduran bir oyuncu. Hücumda üçlük atabilen, içeri drive eden, ani yön değiştirmeleri, atletik bitirişleri ile komple bir skorer ve eğer kendini iyi hissettiği bir günde ise rakibin canını yakabilecek bir oyuncu.Keşke her şey yazdığımız konuştuğumuz gibi de olsa..Her oyuncu gibi onunda eksiklikleri, zayıflıkları var. Defansta etkisi düşük olan ve teması sevmeyen karşı tarafa yumuşak kalan bir oyuncu sanki bir Pegasus.. Bu özelliği günümüz NBA şartlarında ona büyük bir eksi yaratıyor. Ligin inanılmaz sertlik ve dayanıklılık gerektirdiğini hepimiz görmüş olsa gerek.NBA finallerinde resmen oyuncu kalmadı.. Lavine de iyi bir skorer olmak istiyorsa sert ve temas alarak oynayıp serbest atış çizgisine gitmeli.
Diğer büyük skorerleri ise 2.sezonunu bitiren Lauri Markkanen. 2018-2019 sezonunda 52 maça çıkan ve 18.7sayı, 9,0 ribaund, 1,4 asist ortalamaları ile yanında %36,1 üçlük yüzdesine ulaşabildi. Sırtı dönük oynayabilen, üçlük atabilen hücumu kuvvetli güvenebileceğiniz bir oyuncu. Fakat onun sıkıntısı da Lavine gibi teması sevmeyen bir yapısı olması. Bu tavrı ise takım için pek olumlu olmuyor.Hücumda ve defansta sert tavrı kendisine kazandırmalı ve defansta da bir faktör olmalı. Tam bu nokta ise sevdiğim oyuncu Wendell Carter Jr. çaylağım devreye giriyor. Tabii kendisi artık bir çaylak değil..Bulls’un defanstaki açığına deva olabilecek bir oyuncu.Blok hissiyatı, zamanlaması ayak çabukluğu direkt kendisini bir X-factor yapıyor.Defanstaki mahareti taraftarı büyülesede hücum yanıda hiç göz ardı edilebilecek gibi değil.Orta mesafeden şut bulabilen, üzerine durulduğu takdirde güvenebileceğiniz bir üçlük atıcıya da dönüşebilecek potansiyele sahip.2018-2019 sezonunda 44 maçta 10,3 sayı, 7,0 ribaund, 1,8 asist ve1,3 blok ortalamalı bir yıl oldu onun için. Carter’ı ilerde iki yönüde kuvvetli bir oyuncu olarak görmemiz olası. Belki bir Al Horford belki fazlası…
Ve Bulls’un yeni evladı Coby White!!
Her zamanki gibi 7.sıradan White Bulls’a yeni bir umut oldu. Oyun kurucu pozisyonunda oynayan, şut atabilen, atletik, hızlı, defansta iş görebilen komple oyuncu olabilecek potansiyele sahip genç Bulls’lu. Takım içi eksik olan dinamiği sağlayabilecek, o boşluğu doldurabilecek yeteneklere sahip.Tabi hemen kendisinden ise takımı aniden toparlayacak bir davranış beklememiz yanlış olur sonuçta kendisi bir çaylak olacak.Ama kendisini yetiştirmesi bu yönde olursa, antrenmanları ciddiye alır mental açıdan da sağlıklı kalırsa bahsettiğimiz senaryolar hiç de hayal gibi olmayabilir.Kolejde 16,3 sayı, 3,4 ribaund, 4,2 asist ve %36,2 ile 3’lük,%81 ile de serbest atış yüzdesi tutturmuş bir oyuncu.Bu sayılar geleceğe ışık veren sayılar.Umarım kendisinden olumlu lineer bir grafik izleriz.
Her zamanki gibi 7.sıradan White Bulls’a yeni bir umut oldu.Oyun kurucu pozisyonunda oynayan,şut atabilen,atletik,hızlı,defansta iş görebilen komple oyuncu olabilecek potansiyele sahip genç Bulls’lu.Takım içi eksik olan dinamiği sağlayabilecek,o boşluğu doldurabilecek yeteneklere sahip.Tabi hemen kendisinden ise takımı aniden toparlayacak bir davranış beklememiz yanlış olur sonuçta kendisi bir çaylak olacak.Ama kendisini yetiştirmesi bu yönde olursa,antrenmanları ciddiye alır mental açıdan da sağlıklı kalırsa bahsettiğimiz senaryolar hiç de hayal gibi olmayabilir.Kolejde 16,3 sayı, 3,4 ribaund, 4,2 asist ve %36,2 ile 3’lük,%81 ile de serbest atış yüzdesi tutturmuş bir oyuncu.Bu sayılar geleceğe ışık veren sayılar.Umarım kendisinden olumlu lineer bir grafik izleriz.
Bulls sadece bunlarla sınırlı değil ellerinde Otto Porter ve Kris Dunn gibi katkı sağlayabilen oyunculara sahip.Porter sezon içinde takasla gelsede takıma denge getirdiği söylememiz yanlış olmaz.Dunn içinse zaman zaman istediğinizi alabileceğiniz bir oyuncu olarak iş yapabileceğine inandığım türden.Sonuçta benche oturacak adam lazım.Dunn ise bench için iyi bir parça…
Bulls’un kısa özeti böyle.Kesinlikle bahsedilecek veya kaçırdığımız çok şey vardır.Fakat benim ise artık Chicago Bulls’dan istediğim eski zamanlarda ki gibi iddialı olması.Şampiyonluğa aday bir Bulls izlemeyi kim istemez ki??